Filtreler
Filtreler
Bulunan: 19 Adet 0.000 sn
Tam Metin [2]
Yayın Dili [1]
Tez Danışmanı [1]
Gazzali'nin nedensellik anlayışı ile Malebranche'ın okazyonalizminin karşılaştırılması

Muharrem ŞAHİNER

Makale | 2014 | Kilis 7 Aralık Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi4 ( 7 ) , pp.1 - 27

Zorunlu nedenselliği reddeden ve her defasında Tanrı'nın neden ile sonuç arasındaki bağı yarattığını ifade eden okazyonalizm görüşü Malebranche ve Gazalî'nin felsefelerinin bir parçasını oluşturmaktadır. Biz çalışmamızın birinci bölümünde Gazalî'nin Tehafüt el-Felasife kitabının on yedinci meselesinde ele aldığı nedensellik eleştirisini inceleyeceğiz. İkinci bölümde ise Malebranche'ın okazyonalizmini genel hatlarıyla ele alacağız. Son bölümde de aralarındaki benzerlik ve farklara temas ederek okazyonalizm açısından değerlendireceğiz. Gazalî, Aristo felsefesinin İslam düşüncesine aktarılması ile başlayan meşşai felsefenin savunduğu T . . .anrı'nın yaratmasında ve nedensellikte zorunluluk fikirlerini eleştirmiş ve aklen bu zorunluluğun gösterilemeyeceğini ifade etmiştir. Böylece Tanrı'nın yaratmasını zorunluluk kavramından arındırarak irade kavramıyla yorumlamıştır. Gazalî, meşşaî filozoflara yönelttiği eleştiriler ile felsefeye değil filozofların bazı görüşlerine karşı çıkmıştır. Tehafüt el-Felasife'de ele aldığı nedensellik eleştirisi ile de din ve felsefe arasında uzlaştırıcı bir tavır sergilemiştir. Malebranche ise Descartes'ın ruh ve beden ayrımından hareket ederek bu iki farklı tözün etkileşimini sorgulamıştır. Bu sorgulama onu, nedensel determinizmi inkar ederek Tanrı'nın her defasında nedenleri okazyon olarak kullanmak suretiyle sonuçları meydana getirdiği fikrine ulaştırmıştır. . Tanrı, değişmez okazyonel kanunları belirleyen ve sürekli yaratan iradedir. Biz bu çalışma ile Gazalî ve Malebranche'ın nedensellik eleştirilerini karşılaştırarak Gazalî'nin okazyonalist görüşlerinin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlamayı hedefliyoruz Daha fazlası Daha az

Suriye'de kalan toprakları ve Kilis halkı

OSMAN TAŞKIN

Makale | 2022 | Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi12 ( 3 ) , pp.1772 - 1783

Bu makale 20 Ekim 1921’de Türkiye ve Fransa arasında imzalanan Ankara Antlaşması’yla belirlenen Türkiye- Suriye hudut çizgisinin Kilis’te yaratmış olduğu ekonomik ve sosyal etkisine ve hudut dışında kalan toprakların durumuna odaklanmıştır. Sınır hattının şehrin çok yakınından geçerek parçalamış olduğu aşiretler, bağ, bahçe, köy ve toprakların halk üzerinde nasıl bir tesir bıraktığı ve bu konuda dile getirilen sıkıntıların neler olduğu üzerinde durulmuştur. Anlaşmanın uygulanmasında yapılan yanlışlıkların ve keyfiliğin halkın tahammülünü ne derece zorladığı incelenmiştir.Uluslararası bir anlaşmayla temin edilen hakların zamanla nası . . .l haksız yere ellerinden alındığı ve yaşanan sıkıntılar ve bu sıkıntıların giderilmesi için halkın gösterdiği çaresiz çabalar ele alınmıştır. Yaşanan problemler karşısında genel siyasi ortama bağlı olarak merkezi hükümetin tavrının nasıl olduğu ve bu tavır karşısında gösterilen tepkiler incelenmiştir. Toprakları Suriye’de kalan vatandaşlarımızın bu toprakların tasarrufunda Fransız manda yönetimi ve bağımsızlığı verildikten sonra Suriye hükümetiyle Türkiye arasında yapılan siyasi ilişkiler ve bu çerçevede Türkiye hükümetinin ortaya koyduğu politika incelenmiştir. Günümüzde bu tasarruf haklarının durumu, hak ve alacaklarının ne durumda olduğu üzerinde durulmuştur Daha fazlası Daha az

Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Kilis'te modern eğitim

Mehmet Ali YILDIRIM | Ali AKDENİZ

Kitap | 2020 | Kilis 7 Aralık Üniversitesi Kilis Tarihi ve Kültürü Araştırma Merkezi (KİTAM)

Klasik dönem Osmanlı eğitim kurumlarının temelini sıbyan mektepleri oluşturmaktaydı. Temel dini- ahlaki eğitimin verildiği bu mekteplerden mezun olanların devam edebilecekleri yegane eğitim müesseseleri ise medreselerdi. Saray Mektebi diğer adıyla Enderun, merkezde bulunmakta ve saray işlerinde kullanılan personel ile mülki görevliler burada yetiştirilmekteydi.

Ortaokul 7. sınıf öğrencilerinin yaratıcı problem çözme becerileri

BEDİRHAN TEKE

Bildiri | | Asos Yayınevi

Çalışmanın amacı, 7. sınıf öğrencilerinin yaratıcı problem çözmeye yönelik becerilerinin ne düzeyde olduğunun tespitidir. Araştırmada nitel araştırma desenlerinden durum çalışması kullanılmıştır. Bu çalışmada yaratıcı problem çözme modeli temel alınmıştır.

Bölünebilme kurallarını konusunun öğretimine yönelik bir çalışma

BEDİRHAN TEKE

Bildiri | | UBAK Conferences Publishing House

Munzur 4th International Conference On Social Sciences'nde sunulan bildiri.

Osmanlı vilayetlerinde mesleki-teknik eğitimin gelişimine bakışlar: Bursa Sanayi Mektebi

Mehmet Ali YILDIRIM

Makale | 2013 | Karadeniz Araştırmaları Balkan, Kafkas, Doğu Avrupa ve Anadolu İncelemeleri Dergisi37 ( 37 ) , pp.71 - 90

Osmanlı döneminde faaliyet gösteren sanayi mekteplerinin ilk örneği, 1863 yılında Niş’te tesis edilen ıslahhânedir. Kimsesiz çocukları sefil ve perişan bir vaziyetten kurtararak topluma kazandırmak amacıyla Mithat Paşa tarafından kurulan Niş Islahhânesi’nin başarısı evvela bölgede ve kısa süre sonra Anadolu’da ıslahhânelerin yaygınlaşmasını sağladı. Öte yandan bu özgün ve fonksiyonel kurumlar zamanla eğitim-öğretim faaliyetleriyle ön plana çıkarak birer mesleki eğitim kurumu halini aldılar. Ancak bu dönüşüm, masrafları yerel yöneticilerin belirlediği ve sabit olmayan kaynaklarla karşılandığından dolayı her ıslahhâne için farklı süre . . . ve zamanlarda gerçekleşti. Dolayısıyla bu çalışmada Anadolu’nun önemli kentlerinden olan Bursa’daki sanayi mektebinin gelişimi ele alınmıştır. Emsalleri gibi 1911 yılına kadar standart bir program ve teşkilat yapısından uzak kalan mektebin, tarihsel süreç içerisinde nasıl bir ilerleme kaydettiği kuruluşundan Cumhuriyet devrine kadar incelenmeye çalışılmıştır Daha fazlası Daha az

Kilis Yahudi Cemaati ve onlardan kalan bir miras: Kilis Sinagogu

Abdullah ALTUNCU | Akın TERCANLI

Makale | 2022 | On Dokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi52 ( 52 ) , pp.287 - 322

Yahudi Tarihi, farklı dönemlerde ve ayrı coğrafyalarda yaşayan Yahudi topluluklarının birikimlerinden, tecrübelerinden, kültürel dokularından, dini hayatlarından ve belki de en önemlisi hem bireysel hem de toplumsal yaşanmışlıklarından oluşmaktadır. Erken dönemlerden itibaren Anadolu’da görülen Yahudi topluluklarının bir çoğu günümüze kadar varlığını korunmuştur. Bu topluluklardan birisi de Halep Hahambaşılığına bağlı olarak 1960’lı yıllara kadar varlığını koruyan Kilis Yahudi cemaati olmuştur. Kendisine ait sinagogu, okulları ve mezarlığı bulunan Kilisli Yahudilerin, Müslüman komşuları ile aynı mahalleler içerisinde yaşamış oldukla . . .rı bilinmektedir. Birbirinden farklı pek çok dini cemaate ev sahipliği yapmış olan Kilis’te, varlığını en uzun süre devam ettiren topluluk Yahudiler olmuştur. Muhafazakâr bir dini hayatlarının olduğu bilinen Kilisli Yahudiler, genel olarak ticaretle uğraşmışlardır.Milli Mücadele döneminde ise Fransızlara karşı Türklerin yanında yer almıştır. Şehirde yaşamış olan Yahudi cemaatine ait yapıların mevcut izleri, bu topluluğun mimari ve kültürel yapıları hakkında bilgi vermektedir. Bütün bu bilgilere ek olarak Kilis’te Yahudilerin yakın döneme kadar yaşamış olmaları sebebiyle Yahudilerle ilgili hatıraların, toplumsal hafızada halen canlı olduğu görülmektedir. Karşılıklı saygı, hoşgörü ve gösterilen değer üzerinden şekillenen ilişki hem Müslüman hem de Yahudiler tarafından bozulmadan sürdürülmüştür. Bu bağlamda Kilis Sinagogu’nun yakın tarihte yapılan restorasyonu da büyük anlam taşımaktadır. Bu makalede Kilis Yahudi cemaati, sinagogların Yahudi topluluklar açısından kurumsal önemi ve son olarak Kilis Sinagogu’nun yapısal özellikleri ele alınacaktır Daha fazlası Daha az

Akademisyen kullanım kılavuzuna erişmek için buraya tıklayınız
Tamam

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms