Kilis, pek çok medeniyetin mücadelesine sahne olan bir alanda yer almakla birlikte ismi tarihi kaynaklarda pek fazla geçmemişti. 16. yüzyılda Osmanlıların doğu politikası kapsamında Anadolu’daki hâkimiyet mücadelesine katılmasıyla birlikte 1516 yılında Kilis’i idareleri altına aldılar. Başlangıçta küçük bir köy statüsünde olan Kilis, 16. yüzyılın ortalarına doğru merkezi yönetimimin izlediği iskân siyaseti sonucunda şehir kimliği kazanmıştı. Özellikle Canboladoğlu ailesinin katkılarıyla da yüzyılın sonlarına oldukça mamur bir görünüm elde etmişti. Gelişiminin göstergesi olarak önce nahiye merkezi, sonra kaza merkezi ve en nihayetind . . .e sancak merkezi bir şehir statüsüne ulaşmıştı 17. ve 18. yüzyılda da Kilis’in gelişmesi ve genişleme devam etmişti. Modernleşme çağının egemen olduğu 19. yüzyılda ise değişen dünya düzeni içerisinde önceki yüzyıllardan farklı bir Kilis şehri kendisini gösterdi. Süreç içerinde bir defa istila yaşayan şehir, 20. yüzyılın başlarına kadar kaza merkezi bir şehir statüsünü sürdürmüştü. Şehirlerin gelişim süreçleri konusunda demografik bilgiler çok önem arz etmekteydi. Dolayısıyla Kilis şehrinin inkişaf ve tekamülünü net bir şekilde ortaya koyabilme noktasında tarihi kaynakların verdiği bilgiler ışığında demografik yapısı ortaya konulmaya çalışıldı
Daha fazlası
Daha az
Bu makale 20 Ekim 1921’de Türkiye ve Fransa arasında imzalanan Ankara Antlaşması’yla belirlenen Türkiye- Suriye hudut çizgisinin Kilis’te yaratmış olduğu ekonomik ve sosyal etkisine ve hudut dışında kalan toprakların durumuna odaklanmıştır. Sınır hattının şehrin çok yakınından geçerek parçalamış olduğu aşiretler, bağ, bahçe, köy ve toprakların halk üzerinde nasıl bir tesir bıraktığı ve bu konuda dile getirilen sıkıntıların neler olduğu üzerinde durulmuştur. Anlaşmanın uygulanmasında yapılan yanlışlıkların ve keyfiliğin halkın tahammülünü ne derece zorladığı incelenmiştir.Uluslararası bir anlaşmayla temin edilen hakların zamanla nası . . .l haksız yere ellerinden alındığı ve yaşanan sıkıntılar ve bu sıkıntıların giderilmesi için halkın gösterdiği çaresiz çabalar ele alınmıştır. Yaşanan problemler karşısında genel siyasi ortama bağlı olarak merkezi hükümetin tavrının nasıl olduğu ve bu tavır karşısında gösterilen tepkiler incelenmiştir. Toprakları Suriye’de kalan vatandaşlarımızın bu toprakların tasarrufunda Fransız manda yönetimi ve bağımsızlığı verildikten sonra Suriye hükümetiyle Türkiye arasında yapılan siyasi ilişkiler ve bu çerçevede Türkiye hükümetinin ortaya koyduğu politika incelenmiştir. Günümüzde bu tasarruf haklarının durumu, hak ve alacaklarının ne durumda olduğu üzerinde durulmuştur
Daha fazlası
Daha az
Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra Osmanlı Devleti’ne ait topraklar bir bir işgal edilmiştir. Bu işgallerden payını alan Kilis önce İngilizlerin sonrasında da Fransızların işgaline uğramıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın liderliğinde Anadolu’nun güney topraklarında teşekkül ettirilen Kuva-yı Milliye Teşkilatı Kilis’te de vücut bulmuştur. Milli Mücadele döneminde Fransızlara karşı büyük bir direnç gösteren Kilis halkı, Sakarya Zaferi sonrası imzalanan Ankara Anlaşması gereğince üç yıllık düşman işgalinden 7 Aralık 1921 tarihinde kurtulmuştur. Düşman işgalinden kurtulmanın sevincini yaşayan Kilis halkının sonraki yıllarda başını . . .ağrıtacak temel konu Ankara Antlaşması’nın 13. maddesinin, Fransa mandası olan Suriye hükümetince gereği gibi uygulanmaması olmuştur. Sonraki süreçlerde sınır komisyonlarca kabul edilip revize edilmişse de fiziki unsurlar ile ayrılmayan bu siyasi sınır Kilis için farklı mekânsal, iktisadi, kültürel ve demografik süreçlerin yaşanmasına sebep olmuştur. Çalışmada sınırın oluşturulması ve sonrasında yaşanılan durumlar tarihi ve coğrafi bakış açısıyla ele alınmıştır. Sınır etkisini ortaya koyabilmek için Kilis’in yerel basın organı olan günlük gazete arşivi, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, TBMM Gizli Celse Zabıtları ve II. TBMM Zabıt Ceridesi incelenmiş ve çalışma için nitel veriler elde edilmiştir. Coğrafi açıdan sınır etkisini ortaya koyabilmek için sınır çizilmeden önceki Kilis Kazasının potansiyelini belirlemek gerekmiştir. Bu doğrultuda Halep Vilayet Salnamelerinde yer alan Kilis’e bağlı köy yerleşmelerine ulaşılarak 1:200.000 ölçekli topografya haritalarından ve Google Earth Pro yazılımından yararlanılarak köylerin muhtemel lokasyonları belirlenmiştir. Belirlenen yerleşme lokasyonları, ArcGIS 10.3 coğrafi bilgi sistemleri yazılımı kullanılarak dağılış haritalarına dönüştürülmüştür. Sınır etkisini en iyi yansıtan somut verilerin diğeri ise nüfus verileridir. Sınır öncesi nüfus verilerine Halep Vilayet Salnamelerinden, sınır sonrasındaki nüfus verilerine ise Genel Nüfus Sayımı sonuçlarından ulaşılmıştır. Nüfus sayıları karşılaştırıldığında Kilis, sınır oluşturulduktan sonra nüfus kaybeden ve merkeziyetin zayıfladığı bir yer olarak karşımıza çıkar. Çünkü Halep’e bağlılığıyla güç kazanan Kilis, bu fonksiyonunu sınırdan sonra büyük ölçüde kaybetmiştir. Dolayısıyla sınır, Kilis’in kaderi olmuştur. Kilis’te sınır bir yandan korku, tehdit, resmiyeti ifade ederken diğer taraftan vaz geçilmeyen illegal sınır ticaretiyle halkın bir kesiminin geçim kapısı olmuştur
Daha fazlası
Daha az
...
Akademisyen kullanım kılavuzuna erişmek için buraya tıklayınız